MASAL
- burcuyalcinsoy
- 12 Ara 2020
- 1 dakikada okunur

Pasta gibi evler...
Bu tabiri Orta Avrupa'daki renkli, çatısı şekerden yapılmışa benzeyen evler için kullanırım. Bir masalın içinde gibi hissettirir insana kendini..
O pastadan evlerin öyle gerçek bir hikayesi var ki uyandırdı masaldan beni.
Eski zamanlarda, Orta Avrupa'da ailelerin zenginliği evlerinin pencere sayısı ile ölçülürmüş. Bu evlerin muazzam görünen üst katları, çatıları aslında bir aldatmaca imiş. Pencere sayısı fazla görünsün diye bir ilave kat çıkarlarmış. İlave katta ise sadece önden görünen pencere varmış, arkası ise tamamen boşmuş.
Hangi çağda yaşarsak yaşayalım. Sanırım en büyük insanı gerçekliğimiz, kendimizi olduğumuzdan farklı gösterme çabamız. Günümüzde sık kullandığımız zoom uygulamasına istediğimiz arka planı koyabilme özelliği, Instagram fotoğraflarına uygulanabilen filtreler ve daha neler neler.... bunlar hep bizim zaaflarımızı iyi bilen üst akılların ürünü değil midir?
Belki de bu insani gerçeklik, insanın daima kendini eksik hissetmesinden , gizemli benliğini anlayamamasından kaynaklanıyor.
Franz Kafka boşuna kendimden başka eksiğim yok demiyor.
Comments