Kadın

Kadının yeri evidir. Geçmişte bu söylem kadına kendini evden dışarı çıkma hayali kurdurtmamıştır. Aynı geçmiş zamanda siyahi dostlarımızın ötekileştirilmesi gibi. Siyahiler üniversitelere alınmaz, yüksek mertebede işlere erişemez ve siyasette yer alamazmış. Bunun sonucunda da siyahilerin iyi konumlara gelemediğini, üniversitede okuyacak kapasitesinin olmadığı söylenirmiş. Döngüyü görebiliyor musunuz? Hem imkanı ellerine vermemek hem de siyahilerin o imkanı elde edebilecek kapasitelerinin olmadığını söylemek… Bence dünyadaki bütün ayrışmaların temel döngüsü budur. Önce ellerinden imkanı al sonra onları o imkana sahip olamamakla suçla ve ayrıştır.

Günümüzde durum biraz yön değiştirdi tabi. Kadınlar iş hayatında sıkça yer almaya başladı, kadınlara verilen destekler arttı. Ancak bizim toplumumuz yıllardır bu duruma aşina olmadığı için kadını iş dünyasında yadırgadı. Kimi insan bir kadını işe alırken bin kere düşündü. Evli mi? Evlenme durumu var mı? Çocuk düşünür mü? Hamilelik sonrası izin sürecinde 3 4 ay olmazsa işler ne olur? gibi soruları o güzel aklından geçirdi :) ve yine kimi insan bu nedenlerle kadını işe almayı reddetti.

Aslında şunu unutmuştu. Bir erkek çalışan da büyük bir rahatsızlık geçirip 4 5 ay işten uzak kalabilirdi. (Allah göstermesin fakat bu gayet insani bir durum, herkes yaşayabilir ) veya çok güvenilen, tecrübeli bir personel tamamen duygusal nedenlerle :) başka bir firmaya geçiş yapabilir. Bu riskler hem kadında hem erkekte yani insan olan herkeste var olabilir. Bu düşünceler başta yazdığım gibi siyahi insanlara yapılan döngünün aynısını işlemek amacı ile özellikle kadın üzerinde vurgulanıyor.

Belki de artık şirketlerin amacı, insanı sadece iş gücü olarak kullanmak için almaktan çıkmalı. O insanın şirkete, yöneticisine, altındaki personele katacağı renge bakılmalı. Böylece personel patron için iş gücü olmaktan çıkıp beyin gücü, motivasyon gücü olabilir.